EHLİ BEYT

HZ. MUHAMMEDİN TORUNLARI:

1. HZ. HASAN  (güzel , yakışıklı) BİN ALİ:
Babası ile otuz yedi yıl, dedesi ile ise sekiz yıl birlikte bulunmuştur.Hasan hicretten ’ten üç yıl sonra, miladi 624’de doğmuştur.

Doğumu ve Aile Hayatı
Hasan hicret’ten üç yıl sonra, miladi 624’de  Medine'dedoğmuştur.Şaban ayından; 4. veya 5. hicrî senesinde doğduğuna dair rivâyetler varsa da, en doğru görüş, 3. hicrî senede doğduğuna dair rivayettir (İbnü'l-Esîr, Üsdü'l-Gâbe, II, 10; İbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbü't-Tehzîb, Haydarabad 1325, II, 296).
H: 50 (2 Nisan, 670) günü Medine'de  vefat etti  Hasan, Muhammed’in ilk torunudur ve onun ismini dedesi koymuştur.

Bknz: Cennetul baki
http://islamifotovideo.blogspot.com.tr/p/cennetul-baki-medine-foto.html

Hz. Muhammed'le Olan İlişkileri
Hasan ve kardeşi Hüseyin dedeleri Muhammed tarafından çok seviliyorlardı, bu iddiayı destekleyen onlarca hadis bulmak mümkündür. Mesela bunlardan birisi;

"Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir." hadisidir.(Tirmizî, Menâkıti, 31; Ahmed b. Hanbel, III, 3; el-Hatîb el-Bağdadî, Târihu Bağdad, Beyrut (ty), I,140),

Ayrıca ;
"Onları sevenleri Allah'ın sevmesini" dilediği duaları da rivayetler arasında yer almıştır (Ahmet b. Hanbel, II, 249, 331; Tehzîbü't-Tehzîb, II, 297 vd.).

Ayrıca;
"Allah'ım ben bu ikisini seviyorum, sen de sev" diye dua etmiştir(Tirmizî, Menâkıb, 31)


Gençliği:
Hz. Ali döneminde ise Hz. Aise’nin ordusuna karsi savasmak üzere, asker toplamak amaciyla, Kûfe’ye, ünlü sahabi Ammâr b. Yâsir ile beraber gönderildi.Ayrıca kardeşiyle Hz. Osman'ın kuşatmasında onu savundular.




Halifeliği ve Muaviye'yle Çatışma
Ali, Kûfe’de öldürüldükten sonra; Ali’nin taraftarları Hasan’a bağlılık yemini (biat) ettiler. Bu yemini, Ali ile halifelik için çatışan ve savaşan Muaviye kendi otoritesine bir tehdit olarak algıladı. Derhal Suriye, Filistin ve Lübnan’daki ordu komutanlarına savaş hazırlıklarına başlamaları için talimat verdi, diğer yandan da Hasan ile anlaşmayı denedi. Hasan’a halifelik iddiasından vazgeçmesini bildiren bir mektup gönderdi ve eğer vazgeçmezse, istemediği sonuçların doğacağını ve Müslümanların öleceğini bildirdi. Aslında Muaviye için en iyisi Hasan’ın halifelik hakkından vazgeçmesi olacaktı. Çünkü Muaviye orduları Hasan’ı savaş meydanında öldürüp tüm güç Muaviye’nin elinde toplansa bile, Muaviye’nin halife olabilirliği tartışılmaya devam edecekti. Kurnaz bir politikacı olan ve halka hoş gözükmeye çalışan Muaviye için bu hiç de istenilen bir durum değildi.

Hasan vazgeçmedi ve anlaşma sağlanamadı. Kimi kaynaklara göre altmış bin olduğu iddia edilen Muaviye'nin ordusu Hasan’la savaşmak için yürüyüşe geçti. Diğer yandan Hasan da kırk bin kişilik ordusunu kurmuş ve savaşa hazırdı, .Hz. Hasan bu sıralarda 37 yaşlarında idi.Hz. Ali'nin şehid edilmesi üzerinden henüz on sekiz gün geçmişti O topladığı ( bir rivayet on iki bin kişilik) ordusuyla Sabat- Medâin'e kadar geldi. Ordu komutanı olarak kendisine ilk bey'at eden Kays b. Sa'd'ı ( Hz. Ali'nin de en çok güvendiği komutanı) atadı. Diğer bir rivayete göre Ubeydullah b. Abbas'ı komutan yapıp, Kays'ı da ona yardımcı atayarak, Kays'a komutanın her türlü emrine itaat etmesini emretti (Ya'kubî, II, 214).

Hasan savaş başlamadan önce Muaviye askerlerine konuşma yaparak onlara yanlış yönde olduklarını ve Muaviye’yi haksız görüyorlarsa onun tarafında bulunmamaları gerektiğini kuran ve hadislerden örneklerle anlattı. Hasan’ın teslim olacağını sanan bir kısım birlikler, Hasan’a asi oldular ve ona saldırdılar. Hasan yaralandıysa da, yakın korumları bu saldırıyı püskürtmeyi başardı. Ayrıca Hasan’ın ordu komutanlarından Ubeydullah, Muaviye'nin tarafına geçti.

İki ordu arasında birkaç sonuç getirmeyen çarpışma yaşandı. Sonunda Muaviye üstün gelemeyeceğini, üstün gelse bile birçok adamını kaybedeceğini anladı. İki Kureyş’li adamını Hasan ve takipçileriyle anlaşsınlar diye görevlendirdi. Hasan yaralanmıştı ve ordusunun içinde meydana gelen başıbozukluk yüzünden ordusuna pek güvenemiyordu. Sonunda Hasan ve Muaviye bir yerde bir araya geldiler ve anlaştılar.

Not: Abdullah b. Abbas’in valilik yaptığı Basra’dan Hz. Hasan’a mektup yazip, Muaviye ile savasta destek vermiştir.


Anlaşma şartları:
Sünni ekole göre:  Hasan; Kuran’a ve sünnete uyması, şura kararlarına göre hareket etmesi ve Hasan yandaşlarından intikam almaması şartlarını öne sürdü.Ayrıca;
Kûfe hazinesindeki beş milyon dirhem Hz. Hasan'ın olacaktı. Muaviye Hz. Ali ve taraftarlarına hutbede sövme adetine son verecekti (Tâberî, V, 158-159).
Şii ekole göre :  ise Hasan bir de; Muaviye’nin ölmesinden sonra halifeliğin tekrar kendisine, eğer kendisi hayatta değil ise kardeşi Hüseyin’e geçmesi şartını öne sürmüştü. Muaviye kabul etti.

Bu sırada Hz. Hüseyn durumdan haberdar oldu ve anlaşma teklifine karşı çıktı. Muaviye'nin haklılığını tasdik, Hz. Ali'nin davasını yalanlamış olacağı gerekçesi ile ağabeysi Hz. Hasan'a, bu anlaşmayı yapmaması gerektiğini söyledi. Hz. Hasan onu susturarak, yönetim işini kendisinin ondan daha iyi bildiğini iddia ederek, anlaşma yapmakta ısrar etti (Taberî, V. 160).


Antlaşmadan sonra Muaviye, biat almak üzere Kufe’ye gitti. Hz. Hasan kendi eli ile hicrî  41 yılının Rabîu'l-Evvel ayı sonlarında Kufe'yi Muaviye'ye teslim etti.  Orada Muaviye halka hitap ettikten sonra minbere Hasan çıktı ve şöyle dedi;

Ey Irak halkı! Benim gönlüm sizden soğudu. Babam Ali’nin sağlığında bunca muhalefetler ettiniz, bir gün onu gamsız bırakmadınız. Nihayet babamı öldürdünüz. Bana da bunca zahmet verdiniz; üzerime hücum eylediniz; beni yaraladınız. Henüz yaram iyileşmedi. Malımı yağmaladınız. Ey Irak halkı! Eğer siz Ehli beyt'i peygambere eza kıldınızsa da Allah hıyanette bizimle sizin aranızda hakim ve kafidir. Şu halde ben Muaviye’ye biat ettim. Sizin biatınızdan bizar oldum.

Anlaşmadan sonra ona 400.000 (dirhem) verdi (el-İsâbe, I, 327-328). Ayrıca her sene bir milyon dirhem maaş bağladı.


Öldürülmesi ve Son Yılları
Muaviye hilafetinin onuncu yılında, Hasan’ın varlığından iyice rahatsız olmuş ve Hasan’ı öldürme fikirlerine kapılmıştır, diğer yandan da hilafeti oğlu Yezid’e bırakmanın yollarını armaktadır ve gizliden oğlu için biat almaya başlamıştır. İslam tarihinde Makyavel’in bir karşılığı varsa o da Muaviye’dir ki, Muaviye bir yandan da, Hasan’ın karısı olan Eş’as bin Kays kızı Cude’ye, kocasını zehirlediği takdirde onu yakında halife olacak oğlu Yezid’le evlendireceğini söylemiş ve bu haberle birlikte yüz bin dirhem göndermiştir. Cude, babası Eşas’ın da kendisini yönlendirmesiyle, Hasan’ı zehirlemiştir. Hasan bu zehirlemenin karşısında kırk gün ağır bir şekilde hasta yattı. Hasan, hicretten elli yıl sonra sefer ayı’nda, kendisine verilen kuvvetli zehir karşısında ciğerleri parçalanmış ve şehit olmuştur.Hz. Hasan kırk gün hasta yattı. 5 Rabîu'l-Evvel 50 (2 Nisan, 670) günü vefat etti (Sıfatü's-Safve, I, 762). (Bazıları bu tarihin hicrî 49, 50, 51, hatta, 54. yılı olduğunu söylemişlerdir. (el-İsâbe, I, 330).

Not:Muaviye 19 yıl (h: 41- h.60 ) iktidarda kaldı.H:41 ile H:50 yıllarında (dokuz yıl) Hz.Hasan sağdı.Son on yılda Hz. Hasan yoktu.


Defnedilmesi
Şiâ’nın ikinci imamı olan ve İmameti on yıl süren Hasan, Sünnilerin 5. halifesi, kardeşi ve vasisi Hüseyin tarafından gusül verilip, kefenlenmiş ve isteği üzerine dedesi Muhammed’in yanına gömülmek üzere cenazesi yola çıkarılmıştır.Hz Aişe izin vermesine rağmen (başka rivayet: Ayşe bunu engellemiş ) Umeyye oğullarının itirazı üzerine taraftarları ve kardeşi Hüseyin, Hasan’ı Bâki Mezarlığı’na defnetmişlerdir.





2. HZ. HÜSEYİN BİN ALİ :
Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın ikinci oğlu. Hicretin 4. yılı dünyaya geldi.

Muaviyenin ölümü ,Yezid, Kerbela ve Şehadet
Muâviye, h. 61. yılda Recep ayının ortalarında Şam'da vefat etti. Muâviye'nin vefatından sonra yerine Yezid geçti. Şamlılar Muâviye b. Ebi Sûfyan'ın oğlu Yezid'e bey'at ettiler.

Yezid'in iktidarı ele almasından sonra Kûfeliler Hz. Hüseyin (r.a)'e mektuplar göndererek, onu dâvet edip, yanlarına geldiği takdirde kendisini Emirü'l-mü'minin ilan edeceklerini üst üste yazdıkları mektuplarda belirtmişlerdi. Ayrıca şu anda emirleri olmadığından cuma namazıına çıkmadıklarını bildirmişlerdi.

Hz. Hüseyin, Medine'den Mekke'ye gidip buradan Küfelilerle haberleşmeye başlamıştı. Kûfelilerin durumunu kesin olarak anlamak için de amcasının oğlu Müslim b. Akil'i Kûfe'ye göndermişti. Müslim Kûfe'de durumun iyi olduğunu, insanların bey'at için hazır bulunduklarını bildiren bir mektup gönderdi. Hz. Hüseyin bu haberden sonra kesin karar verip Kûfe'ye gitme hazırlıklarına başladı.

Hz. Hüseyin Kûfe yolculuğuna hazırlanırken, Abdullah İbn Abbâs, bu yolculuktan vazgeçmesini ısrarla istemişti. Aynı şekilde Abdullah ibn Ömer ve tabiunun ileri gelen âlimlerinden İmam Şa'bî de Hz. Hüseyin'in Kûfe'ye gitmemesini istemişler, özellikle Iraklılara güvenilmeyeceğini vurgulamışlardı. Ama Hz. Hüseyin Kûfe'ye gitme konusunda kesin kararlıydı .

Yezid, Hz. Hüseyin'in Kûfe'ye doğru yol aldığını haber alınca, Kûfe valisini değiştirmiş, Basra valisi olan Ubeydullah ibn Ziyad'a ek bir görev olarak, Kûfe valiliğini de vermişti.

Ubeydullah b. Ziyad, Kûfe valiliğini de üstlenince ilk iş olarak Müslim b. Akil'i çok feci bir şekilde şehid etti.
Daha sonra Ömer b. Sa'd komutasındaki orduyu Hz Hüseyin'i yakalamakla görevlendirdi.Savaş başlamadan önce bir grup Hz. Hüseyin'i terk ederek Emevi valisi Ömer bin Saad'ın tarafına geçti. Emevi ordusu önce Hz. Hüseyin'i korumaya çalışanları öldürdü yalnız Hz. Hüseyin kalınca da Ömer bin Saad'ın emriyle onun üzerine yürüdüler. Önce Hz. Hüseyin'in başına kılıç darbesiyle vuruldu sonra da boğazına ok atıldı. Yaralı bir halde olan Hz. Hüseyin'in kafası önce Sıffın savaşında Hz. Ali yanında savaşırken Muaviye saflarına katılan Şemir (Şimr bin Zi'l Cevşen ) tarafından kesildi.

Şehadeti:
Hz. Hüseyin, Hicrî  61. yılın on Muharreminde şehid olmuştu. Şehid düştüğünde elliyedi (bir rivayette 54) yaşında idi. Kerbelâ'da Hz. Hüseyin'in akrabalarından yetmiş iki kişi şehid düştü. Adeta Ehl-i beyt, tümden imha edilmek istenmişti. Kufelilerden de seksen sekiz kişi ölmüştü.

Kerbela sonrası:

Hz. Hüseyin'in ve öldürülenlerin başları kesilerek önce Küfe'ye sonra da Şam'a gönderildi. Şam'a gönderilenler arasında Hz. Hüseyin'in refakatindeki kadınlar ve çocuklar da vardı. Bu kadınlar ve çocuklar bir yıl gözetim altında tutulmuş daha sonra serbest bırakılmışlardı.

Hz. Hüseyin'in cesedi Kerbela halkı tarafından defnedildikten sonra Abbasi Halifesi el Mütevekkil tarafından türbesi yapılmıştı. Büveyhi oğulları, Sultan Melikşah ve İlhanlı hükümdarı Gazan Muhammed tarafından türbe yenilenmiş, Osmanlı sultanı III. Murad tarafından tekrar yapılmıştı.

Nihayet bir gün Muhtar isimli bir kahraman arkadaşları ile birlikte ayaklandı. Kûfe şehrindeki Ömer bin Sa'd ile Kerbela Olayı'na katılanlardan 210 kişi kılıçtan geçirildi. Bu karışıklıklar sırasında kaçmaya çalışan Hz. Hüseyin'in katili Şimr de yakalandı ve katledildi. 750 yılında Emevi Hanedanı'nı deviren Abbasiler, onlardan öyle bir öc aldılar ki, ölülerinin kemiklerini bile mezarlarından çıkarıp yaktılar.

Bir sene sonra İbrâhîm İbn Eştur -ki Muhtar es-Sakafî'nin kumandanlarından idi-Abdullah ibn Ziyâd'ı öldürdü. İbn Ziyâd'ın başı da Muhtar es-Sakafî tarafın­dan Muhammed ibn Hanefiyye'ye veyâ Abdullah ibnu'z-Zubeyr'e gönde­rildi.

Hüseyin ibn Alî aleyhi's-selâm Kerbelâ'da şehîd edildikten sonra, başı Kûfe'ye ge­tirildi. Ve o sırada Yezîd ibn Muâviye'nin Küfe Vâlîsi bulunan Abdul­lah ibn Ziyâd'ın karşısında bir taş .içine konuldu. Bu İbn Ziyâd, elindeki süngüsüyle mübarek başın burnuna, gözlerine vurmağa baş­ladı... Buhari,sahabelerin faziletleri:24




ÇOCUKLARI:
Kerbelada Hz Hüseyin'in büyük oğlu Ali Ekber, altı aylık oğlu Ali Asgar şehit edilmiş.Diğer oğlu Zeynelabidin  çadırda hasta olduğu için kurtulmuştur.
Kızı:Fatıma : bknz: aşağıda Hz hüseyinin kızı Fatıma







3. ÜMMÜ GÜLSÜM :
Ümmü Gülsüm, Hz. Ömer (ra) halife iken önce onunla evlendirilmiş, Hz. Ömer (ra)’den Rukiyye ve Zeyd adlı iki çocuğu olmuş ve çocuklar küçük yaşlarda vefat etmişlerdir.

Hz. Ömer, (h.23/m.644) yılında şehit edilince Ümmü Gülsüm önce amcası oğlu Avn b. Cafer’le evlenmiş ve ondan çocuğu olmamıştır. Avn’ın ölümü üzerine, kocasının kardeşi Muhammed b. Cafer’le evlenmiş ve bundan bir çocuğu olmuştur. Muhammed vefat edince de bir diğer kardeşleri olan Abdullah b. Cafer’le evlenmiş ve ondan çocuğu olmamıştır.

4. ZEYNEP:
Rasûlüllah'ın vefatından yaklaşık beş yıl kadar önce dünyaya gelmiştir.
Zeyneb; zekî, akl-ı selîm sahibi, gayet düzgün ve edebî konuşan bir hanımdı.
Babası kendisini, amcasının oğlu Abdullah b. Cafer'l-e evlendirdi. Ondan Ali, Abbas, Ümmü Külsüm ve Avn el-Ekber adında çocukları oldu.
Hz. Zeyneb, Kerbelâ'da kardeşi Hz. Hüseyinle beraberdi. Hz. Hüseyin ve yanında bulunan yaklaşık 72 kişi şehîd edilip geri kalanlar esir alındı.Zeynep de esirler arasındaydı.

Not: Detaylı fotoğraflar için bknz:
Şamdaki mezar ve türbeler bölümü

5. UMAME: 
Hz. Peygamber (asm)’in en büyük kızı Zeynep (r.anha), teyzesinin oğlu Ebul-As’la evlendirilmiş ve bundan Ali ve Ümame adında iki çocuğu olmuştur. Ali Mekke fethi sonrası (8/630) küçük yaşta ölmüştür.

Ümame adlı kız çocuğu ise, Hz. Fatıma (r.anha)’nın ölümü üzerine önce Hz. Ali (ra) ile evlenmiş, onun şehit edilmesi üzerine Muğire b. Nevfelle nikahlanmıştır. Muğire’den Yahya adında bir oğlu olmuşsa da nesli devam etmemiştir.

Peygamberin namazda omzunda taşıdığı torunu, Umame'dir.


***************************
TORUNLARIN ÇOCUKLARI:
HZ HÜSEYİNİN KIZI FATIMA: