KADIN SAHABE (TÜMÜ)

NESİBE ( ÜMMİ AMARE ) :  Nesibe binti kab b. amr b. avf b. mebzul b.amr b. ğanm b. mazin b. neccar


Medineli Müslümanlar, Peygamberimize ve ona iman edenlere kucak açmış­lardı. Onları bağırlarına basmak için sabırsızlanıyorlardı. 2’si kadın 75 kişi, Re­sû­lul­lah ile görüşmek, onu Medine’ye davet etmek gayesiyle Akabe’ye geldiler. İşte, bu iki kadından birisi, asıl ismi “Nesîbe” olan Ümmü Ümâre idi (r.anha).

Ümmü Ümâre (r.a.), Peygamberimizin Medine’ye İslamiyet’i öğretmek için gönderdiği Mus’ab bin Ümeyir (r.a.) vasıtasıyla Müslüman olmuştu

Akabe biatına katılan üç kadından biridir.Nesibe yi sözler anlatamaz. O bir fiil elinde kılıçla savaşmıştır. Uhudda geri dönenlerin aksine. gelmeyenlerin aksine O sözüne sadıktır.

Rasul Onun ardında savaşırdı. Yiğit mi görmek istersiniz. Savaştan kaçmadan savaşan o zaman Nesibeye bakın O elinde kılıcı cengaverlik yapar onca yarasına rağmen. Rasulun fedayisi. Bilirmisiniz Kadınlar savaşta yaralılara bakarlar. geri hizmettedirler. Ama o sözü boynuna
yüklemiş Kadınları gibi Çocukları gibi Rasulu koruyordu uhudda.Hatırladığım kadarıyla 14 kılıçla yaralanmıştı. Yine o savaşta yerini aldığı gibi döndüğünde de kadınları örgütler irşad işleri ile uğraşırdı.

Hz.Ömer zamanına kadar çeşitli savaşlarda yer aldı ve kahramanlığıyla nam saldı.Hz Ömer'den sonra öldüğü bilinse de yeri ve zamanı bilinmemektedir.

AFRA BİNTİ UBEYB :b. Sa'lebe b. Ubeyb b. Sa'lebe b. Ğanm b. Malik b. Neccar Bu hatun kişiyi ibn Hişam zikretmiş ( Avf b. Haris in annesi )


Akabe biatına katılan üç kadından biridir.Afra öyle bir anneki 7 oğlunu birden bedr de hazır bulundurdu. O yiğitleri "ölmek için yetiştirmiş. Ebu cehili cehenneme gönderen Onun iki oğludur. Yine Yalancı peygamber Müseyleme ye karşı da savaşmıştı oğulları. O sözüne sadık kaldı. Canı gibi Kadınları ve Çocukları gibi Rasulu ve Davasını savundu.


"Bu iki genç meğer Afrâ Hâtun’un oğlu Muâz ile Muavviz adında iki fedâî kardeşler imiş.

Afrâ Hâtun’un bu kahraman oğulları çok genç olmalarına rağmen kükremiş aslanlar gibi Allah ve Rasûlünün düşmanı bulunan Ebû Cehil’in üzerine çullandılar. Bu din düşmanı neye uğradığını bilemedi. Kılıç darbeleriyle derin yaralar aldı. Bu sırada Ensardan Muaz İbni Amr İbni Cemuh adında bir başka yiğit Ebû Cehil’i gözetirmiş. O da koşup geldi ve birlikte canını cehenneme gönderdiler.

Muaz ve Muavviz (r. anhüm) kardeşler Ebû Cehil’in işini bitirdikten sonra yine kahramanca çarpışmaya devam ettiler.

Bu İslâm cengâverleri, Bedir’in bu çifte arslanları, nihayet arzuladıkları şehitlik mertebesine kavuştular."



Aynı savaşa katılan diğer kardeşleri Avf ise Hz. Ali devrine kadar yaşadı.(Belazuri)

Not:Kardeşlerin hayatı ile ilgili çelişkili bilgiler vardır.Bazı kaynaklar savaşta Avf ile Muavviz bin Haris'in şehit düştüğünü. Muazın Ali devrine kadar yaşadığını söyler.(diyanet i.a)Bazı kaynaklar her üçünün de şehit düştüğünü söyler.




ESMA BİNTİ AMR b. adiyy b. nabi b. amr b.sevad b. ğanm b. kab b.seleme ( ümmi meni )

Akabe biatına katılan üç kadından biridir.Yakın arkadaşı Nesîbe Hatun (Ümmü Ümare) (r.anhâ) ile omuz omuza çarpışan hanım sahâbilerdendir. Hayber'in fethinde de bulunmuştur. Orduda su taşıma ve yaralı askerlerin tedavileri konularında hizmet etmiştir.
Not: Kaynaklar Akabe biatlarına iki kadın katıldı demektedir fakat hayat hikayeleri incelendiğinde üç kadın olduğu ortaya çıkıyor.








ESMA BİNTİ EBUBEKİR:
Sıddîk-ı Ekber Efendimiz’in kızı Hazreti Esma, hicrette Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) ile babası için hazırlanan yol azığını kuşağını bölerek bağladığından ‘Zâtü’n-Nitakayn (İki Kuşaklı)’ lakabıyla anılıyor.

Adı Esma. Yar-ı Gar-ı Habîb-i Hüdâ Hazreti Ebubekir Efendimiz’in (ra) kızı. Ümmü’l-Müminîn Aişe Validemiz’in ablası. Aşere-i mübeşşereden Zübeyr ibni Avvam’ın hanımı. Abdullah ibni Zübeyr’in annesi. İlk Müslümanların on sekizincisi. Kadın sahabelerin en son vefat edeni.

Bir gün Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), Hazreti Ebûbekir’in evine öğlenin en sıcak saatinde teşrif buyurur. Fevkalade bir durum olduğu bellidir. Sıddîk-ı Âzam’ın yanında iki kızı; Esma ve Aişe bulunmaktadır. Peygamber Aleyhisselâm, Allah tarafından hicret etmesine izin verildiğini, Hz. Ebûbekir’in de bu yolculukta kendisine arkadaşlık edeceğini söyler. Yol azığı kısa zamanda hazırlanıp dağarcık içine koyulur. Dağarcığın ağzını bağlamak gerektiğinde Hazreti Esma, belindeki kuşağı ikiye ayırıp bir parçasını bu işte kullanır ve “Bu nitakına bedel olarak Allah cennette sana iki nitak ihsan buyuracaktır.” müjde-i peygamberîsine nâil olur.

Hazreti Esma yüz yaşına kadar yaşadı. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) en yakınındaki bir aileye mensup olması sebebiyle bereketli ve etrafına faydalı bir hayat sürdü. Oğlu Abdullah ibni Zübeyr, Mekke’de halifeliğini ilan ettiğinde ve Haccac tarafından şehid edildiğinde yanı başındaydı. Haccac’a teslim olmak hususunda fikrini soran oğluna “Evlâdım, şerefinle yaşa, izzetinle öl. Fakat kesinlikle esir düşme!” diye başlayan uzun ve etkili bir cevap verdi. Abdullah ibni Zübeyr’in Resûlullah’ın yanında bulunmakla şereflenmiş cesedi, şehid edildikten sonra kırk gün kadar asılı kaldı. Haccac, Hazreti Esma gelip rica etmedikçe cenazeyi indirmeyeceğini söylemişti. Ama Esma (r.anhâ), böyle bir şeye yanaşmadı. Bir gün oğlunun darağacında asılı olduğu mekandan geçerken “Bu kişi daha bineğinden inmemiş mi?” buyurdu. Bu söz Haccac tarafından rica olarak kabul edildi.

Esma binti Ebubekir (r.anhâ), Mekke’de Muallâ kabristanında oğlu Abdullah ibni Zübeyr ile komşu olarak yatıyor. 






ESMA BİNTİ UMEYS:

Caferi tayyarın eşidir.Abdullah ibni caferin annesidir.












BERİRE:


Âişe annemiz hicretin 9 veya 10. yılında onu efendisinden satın alarak hürriyetine kavuşturdu. Fakat Berîre Hz. Âişe'den ayrılmadı; onun hizmetinde bulunmayı bir şeref saydı.

Hz. Âişe Validemize iftira atıldığı zaman, Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) Berîre'yi yanına çağırır ve: "Ey Berîre! Sen, hanımın Âişe'de, sana şüphe veren bir hal gördün mü?" diye sorar.

Berîre de: "Hayır görmedim. Seni hak Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben hanımımdan asla ayıp olarak çıkmış bir şey görmedim. Âişe yaş itibarı ile küçük bir kadındı. Hamur yoğururken uyurdu da evin besi koyunu gelip hamuru yerdi" demişti.

Berîre ile kocası Mugîs'in kıssası pek ibretlidir. Câriye olduğu günlerde Mugîs adlı siyâh renkli bir kimseyle evliydi. Bu olayı rivayet eden Mekkeli ve Medineli râviler o zaman Mugîs'in de köle olduğunu belirtmişlerdir. Berîre hürriyetine kavuşunca, artık Mugîs ile evli kalma mecburiyetinde olmadığını öğrendi ve Mugîs'den ayrıldı.

"İbni Abbas (r.a) Berîre ile kocası arasında geçen olaya dair şunları söyledi: Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Berîre'ye: "Keşke tekrar kocana dönsen!" buyurdu. Berîre: "Yâ Resûlallah! Böyle yapmamı bana emrediyor musun?" diye sordu. Resûl-i Ekrem Efendimiz: "Hayır, sadece aracılık yapıyorum" buyurdu. Bunun üzerine Berîre: "Benim ona ihtiyacım yok" dedi.(Buhârî, Talâk 16. Ayrıca bk. Buhârî, Talâk 15; Ebû Dâvûd, Talâk 21; Nesâî, Âdâbü'l-kudât 28; İbni Mâce, Talâk 29)

HAKKINDAKİ HADİSLER:
Hz. Âişe (r.anha) anlatıyor: "Berîre'de (r.anha) üç sünnet vardı:
1- Azad edildi ve kocasını tercih edip etmemede muhayyer kılındı.
2- Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onun hakkında: "Vela, fizad edenedir" buyurdu.
3- Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) tencere kaynarken eve girmişti. Kendisine ekmek ve evde bulunan katıktan bir sofra kuruldu. "Galiba bir tencerenin kaynadığını görüyorum" buyurdu. Oradakiler "Evet ama bu Berîre'ye tasadduk edilen bir ettir. Sen ise sadaka yemiyorsun?" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Bu ona sadakadır, (ama ondan) bize hediyedir!"buyurdu." [Buhari, Talak 14, Nikâh 18, Et'ime 31, Itk 10, Feraiz 22, 23, 19, 25; Müslim, Itk 14, (1504); Muvatta, Talak 25, (2, 562); Ebu Davud, Talak 19, (2233, 2235, 2236); Tirmizi, Rada' (1154,1155); Nesai, Talak 29,30 (6, 162,163).]