Diğer din düşmanları

Mut'im bin Adiyy, işitip de incinsinler diye yüksek sesle Müslümanlara dil uzatırdı. Bedir savaşından önce doksan yaşlarında ölmüştür.

Efendimiz(sas), Taif dönüşünde Cebel-i Nur’a kadar gelmişti. Mekke önlerinde uzanıyordu. Hz. Zeyd, Efendimiz’e(sas) dönerek, “Şehre nasıl gireceğiz ya Resulallah?” diye sordu. Bunun üzerine Efendimiz(sas), orada çobanlık yapan Abdullah bin Urâkıd’a seslenerek, “Süheyl bin Amr’a söyle beni himayesine alsın,” der. Süheyl bunu kabul etmeyince Ben! Mahzum’dan birisinin adını söyler o da reddeder. Üçüncü olarak Mutim bin Adiyy’e söyler. Ona haber gönderir ve o da kabul eder. Hz. Peygamber Mekke’ye girdiğinde Kabe’yi tavafa başlar. Tavaf sırasında Ebu Cehil onları görür ve yanlarına gelip Mutim bin Adiyy’e, “Kefili misin yoksa tâbisi misin?” diye sorar. Mutim, “Benim korumam altındadır,” deyince de, “Senin koruman altında olana biz de dokunmayız,” der. İşte Mekke o günlerde böyle tehlikeli bir durum arz ediyordu ve Efendimiztsas) bu zor şartlar altında bile tebliğini sürdürmeyi ihmal etmiyordu.

Aradan yıllar geçer ve Bedir Savaşı sonrasında Mutim bin Adiyy’in oğlu esir düşer. Peygamberimiz(sas) onun yanma gider ve, “Baban sağ olsaydı ve Bedir esirlerinin tamamını bırak deseydi, ben hepsini bırakırdım,” der. Allah Resulü bir müşrikin iyiliğini bile unutmayacak kadar vefa doludur.

Hars bin Kays  :Resulullah Aleyhisselâm'la alay edenlerden birisi de Hars bin Kays'dır.
"Muhammed Ashâb'ını aldatıyor, öldükten sonra dirilmek var diyor, böyle şey mi olur?" derdi.
Tuzlu bir balık yemiş, ne kadar su içtiyse kanmamış, su içe içe midesi patlayarak ölmüştür.

Esved bin Muttalip,   elebaşı kâfirlerin maşalığını yapardı. Kısa zamanda gözlerine bir ağrı saplandı ve kör oldu, çocukların eğlencesi haline geldi.

Esved bin Abdiyağus:
Resulullah Aleyhisselâm'ın dayısının oğlu olan Esved bin Abdiyağus İslâmiyet'le her fırsatta alay eder, fakir ve kimsesiz müslümanları gördüğü zaman:
"Bakın bakın! İşte bunlar Kisrâ'nın memleketini zaptedeceklermiş, bunlar, yeryüzüne hâkim olacaklarmış!" derdi. Resulullah Aleyhisselâm'ı görünce de: "Bugün yine göklerle konuştun mu?" gibi sözler sarfederdi.
O da son zamanlarda ishale yakalandı, karnı şişti. Birkaç ay inim inim inledi, ızdırap ve uykusuzluk içinde kıvrana kıvrana öldü.